15 Temmuz 2013 Pazartesi

Atom ekmek

Acıktığında gözü hiçbir şeyi görmeyenlerdenim.Bu yüzden dışarı çıkarken yanımda hep leblebi, kraker tarzı şeyler bulundururum. Her kraker yiyişimde de sağlıksız ve kilo aldıran şeyler yediğim için kendimi kötü hissederdim.Bu sebeble kendi sağlıklı ve lezzetli ekmeğimi yapmaya karar verdim. Ben çok beğendim,ancak kimsenin damak tadına uymayacağını düşünmüştüm ancak çocuklar dahi severek yediler.
malzemeler:

  • 3 çay bardağı süt
  • 1 tatlı kaşığı toz maya
  • 1/2 çay bard sıvı yağ(fındık yağı veya ağır olmayan bir zeytinyağı tercihimdir. )
  • 2 yemek kaşığı tahin
  • 1  çay kaşığı tuz, 1 yemek kaşığı şeker
  • un
  • 3 yemek kaşığı keten tohumu
  • 3 yemek kaşığı susam
  • 3 yemek kaşığı çörek oku
  • 3 yemek kaşığı  kırılmış ceviz,fındık vb
süt el yakmayacak kadar sıcak olacak. (bebek suyu tabiri kullanılıyor sanırım bu sıcaklık için)(ben süt kavanozunu kaynamış tencerenin yada demliğin içinde bekletiyorum) içini maya eklenip karıştırılacak. yağın içine şeker ,tuz ,tahin eklenip karıştırılacak. beklemeden süt maya karışımına eklenecek.daha sonra diğer malzemeler ve un eklenecek. ekmek hamurundan çok daha yumuşak bir hamur elde edilecek. hamur en az 3 katı olana dek bekletilecek.(kışın 4 yazın 2-3 saat yeterli oluyor) daha sonra hamurun elimize yapışmaması için elimizi yağlayıp küçük parçalar halinde pişiriyoruz . benim fırınım 190 derecede pişiriyor siz kendi fırınınızı daha iyi bilirsiniz. içine buhar olması için küçük borcam kasesiyle yada salça tenekesiyle su koyun yoksa ekmekleriniz sert olabilir . Birde piştikten sonra üzerini nemli bezle örtün.
* bu ölçülerle bir tepsi çıkıyor ben genelde 2 tepbi yapıp buzluğa koyuyorum.çok çabuk çözülüyor.




12 Temmuz 2013 Cuma

     Cincinnati



                              Çekimler telefonumdan,bu yüzden çok başarılı değiller.
Amerika'da on ayı geçirdik artık  gitmeme iki hafta kaldı, gitme telaşı başladı.Bu zamana kadar yaşadığım her yeri sevmiş biri olarak burayı da çok sevdim ve giderken içimin biraz buruk olacağını itiraf etmek zorundayım. Yaşadığım her anı ,kaybedeceğim endişesiyle yaşamaya başladım.yaşadığım yerin Amerika olmasıyla ilgili değil şu an ki  hislerim,insanlarla bağ kurabildiğim her yeri severim.İyi anılar biriktirdiğim her yer çok özeldir benim için.
              Yaşadığım şehir özel günler dışında canlı sayılamayacak bir şehir.İnsanlar dingin,saygılı,telaşsız, tam bir emekli şehri.Şehirleşme çok başarılı.doğayla iç içe yaşıyor insanlar.şehir merkezi dışında beton bina kümeleri görmek çok zor. toplu taşımacılık yok denecek oranda.16 yaşına gelen hemen herkesin arabası altında ve ne kadar kazanırsan kazan maddi kaygı içindesin çünkü hayat çok pahalı.


       Burada neler mi yapılır?Burada herkes çalıştığı için sosyalleşme mekanları genellikle barlar. Bende sınırları zorlayıp kütüphaneyi kendi sosyalleşme alanım haline getirdim.Önce iranlı Ali amca'nın" hi "demesiyle daha sonra Amerikalı bir lise öğrencisine bana özel ders vermeseni teklif etmem ve kütüphanecilerle kaynaşmamla bende Amerika standartlarında sosyal bir insandım.En son 4 ay kadar önce japon arkadaşımın eklenmesiyle bizim grup eşimin benzetmesiyle Türk fıkralarına döndü(bir Türk,bir İranlı,birJapon...:))hafta içi her gün Ali amcanın öncülüğünde(50 yıldır Amerika da yaşamanın verdiği deneyim ve dile hakimiyet) dilimizin döndüğünce 2 saate yakın konuştuk,dertleştik,ülke yöneticilerini eleştirdik,ekonomiden bile konuştuk(olmayan ingilizcemle:)
Yani anlayacağınız  bu şehre geldiğimden bu yana kütüphane ikinci evim oldu .Burada kütüphaneciler dörder saatlik vardiyalar halinde çalışıyorlar.Ben de kolaylıkla söyleyebilirim ki ortalama her gün bir vardiya orda bulundum:).İnsan bir yerde çok bulununca insanlar da benimsiyor artık seni.Bir gün gitmesen sorar hale geliyorlar. benimsendiğini hissetmek seni de daha rahat ve mutlu hissettiriyor.
          Burada en çok insanların en önemli işinin diğer insanları önemsemek olduğunu fark ettim. Beni en çok bu yönleri etkiledi.Gittiğim kursta  öğretmenimiz 24 kişilik sınıfın tüm bireylerinin isimlerini ikinci gün biliyordu.Bu durum kütüphanede de aynıydı.insanlara isimleriyle hitap etmeyi çok seviyorlar.Tabi kişininde bu durumdan çok etkilendiği şüphesiz.Eşimin öğretmenleri bile bana ismimle hitap etmeleri bir yandan gururumu okşarken, bir yandan da isimlerini hatırlayamamanın mahçupluğunu yaşadım. bu konuda kendimi hep yetersiz görürdüm ,ancak öğrencilerimin isimlerini 2 ayın sonunda öğrenebilmem küçük bir eksiklikti buraya gelmeden önce,tabi ki  artık bu konuda daha titiz davranacağımı düşünüyorum.

         Burada hayatı diğer ülkelerden farklı kılan gökdelenleri yada lüks hayat tarzı değildi benim için  hiçbir insan kendini yabancı hissetmemesiydi. Burada yerli  Amerikalı bulmak imkansıza yakın bir durum .bir yada 2 kuşak önce gelmiş hepsi,2 kuşak önce gelen Amerikan olarak görülüyor.(babası Amerika da doğmuş) Öyle bir karmalık var ki burada her tip insan görmek mümkün. Bu farklılık sizi korkutmuyor aksine rahat hissettiriyor.Burada ırkçılık ve ayrımcılık en büyük suç. 0smanlı da gavura gavur denmeyecek fermanı gibi burada da sen siyahsın,Meksikalısın yada Türksün demek ,o kişiyi bu konuda rencide edici tavır, tutum,söz ve hareket kimsenin işlemeye göze alamayacağı suçlar  arasında. Yaşanan istisnalar genellikle diğer ülke vatandaşlarının tutumuyla dikkat çekiyor.Mesela Fransadan ve Almanyadan gelen insanların Türklere yaklaşımının olumlu olduğunu söylemek pek mümkün değil bu tarz olaylarda insanı gerçekten çok huzurzuz ediyor. Orda yaşayan türklere allah sabır versin demeden geçemiyorum.tabi genelleme yapmak her ne kadar doğru olmasa da burada yaşarken edindiğim bu izlenimimi de burada paylaşmak istedim.

      Cincinnati'de Türk lokantaları bulmak mümkün.Fiyatlar biraz tuzlu, ben bu şehirdeki 2 Türk lokantasına gittim ancak baklava ve zeytinyağlı sarma başarısız yemekleri ise karın doyuracak tarzdaydı. Ankarada Halim Bey'de yadiğimiz etlerden sonra, ya biz bu konuda çok iyiyiz ,ya burdakiler çok geride kalmış düşüncesi aklımıza gelmedi değil.Amerikalıların özel bir mutfakları yok.Elmalı tart ve tatlı patatesleri özel. ( fırına tereyağ ve şeker serperek 15 dk da hazır olan ve kabak tatlısını anımsatan bir tadı var) (Hamburger ve hotdoglarını yemekten saymıyorum).Burada her ülke mutfağını bulmak mümkün.Mesela ben burada orta doğu mutfağıyla tanıştım.Ne garip değil mi komşu ülkemin lezzetlerini burada tadıyor olmam. Kısırı severdim hep, ancak tabule kesinlikle benim favori listeme girdi. Özelliği çok bol maydanozun küçük ötesi kesilmesi ve bulgurun içindeki malzemeden az oluşu.Diğer bir favorim falafel. Nohudun en güzel hali bana göre. bu deneyimden sonra dünya mutfaklarıyla özellikle orta doğu mutfağıyla daha çok ilgili olacağımı söyleyebilirim. Başka mutfakları denemesem bile hindistanlı komşularımızın yemek kokuları bile Hindistan mutfağının bize göre olmadığının ispatı niteliğindeydi.. :)
                                    Dayton da bir Türk restoranı.
                                      Helal marketteki safranlı pilav ve  favorim falafel

Amerika'da 7 kilo almış biri olarak bu kadar yemekten konuşmam gayet doğal olsa gerek:)
geldik,gördük,yedik,içtik,gezdik bir seneyi de burada böyle bitirdik.biz gelmeden önce bu şehirle ilgili hiç bir şey bilmiyorduk.yazım umarım bu şehri merak edenlere biraz fikir verir. bu günlük hoşçakalın......

10 Temmuz 2013 Çarşamba

MERHABA!

Zaman gerçekten su gibi akıyor ,arkama dönüp baktığımda günlerimin hep birbirine benzediğini farketmem bande farkındalık oluşturacak bu fikri bulmama sebeb oldu.Hafta hafta benim için özel olan şeyleri burada paylaşmak üzere, merhaba!